Quantcast
Channel: Yazarlar - Olay Gazetesi,Olay,Bursa Haberleri,Bursa,Bursaspor,Güncel,Magazin
Viewing all 9348 articles
Browse latest View live

Moskova Büyükelçisi Diriöz: “Hedefimiz 100 milyar dolarlık ticaret”

$
0
0

Yazı dizisi/ Moskova notları (1)

 

Rusya Devlet Dostluk Nişan Töreni'ni takip etmek için Rusya'dayız.

Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar, bu nişanı alan ilk Türk olarak tarihe geçti.

Olay gazetesi Başyazarı Ahmet Emin Yılmaz, OLAY Medya Spor Müdürü Orhan Güney, Olay Gazetesi editörlerinden Hikmet Tuncel ve Olay TV kameramanlarından Olcay Dalkılıç'tan oluşan ekibimiz, törene dair tüm ayrıntıları hem Olay gazetesi hem de OLAY TV aracılığıyla aktarmaya çalıştı.

3 gün boyunca Rusya sokaklarında Türk-Rus ilişkileri ve Rus ekonomisine ilişkin sorulara da yanıt aradık. 

Yazı dizimizde Rusya'da söyleşi fırsatı bulduğumuz İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar ile  Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz'ün görüşlerini, Ruslarla yaptığımız sokak röportajlarını ve Moskova'ya dair izlenimlerimizi bulacaksınız.

Bugün Moskova izlenimlerimiz ve Diriöz'le söyleşimizi paylaşalım.

 

MOSKOVA TRAFİĞİ KÖRDÜĞÜM

 

Vunukovo Havalimanı'na indiğimizde bizi hem Türk Büyükelçiliği yetkilileri hem de Dağıstan eski Cumhurbaşkanı ve Putin'in Hazar Özel Temsilcisi Ramazan Abdüllatipov'un görevlendirdiği hükümet yetkilisi karşıladı.

Yani havalimanına adım attığımızdan itibaren hem Türk hem de Rus misafirperverliğini gördük.

Havalimanından saat 15.00 sularında otelimize yol alırken, Moskova trafiğine de tanık olduk.

Doğrusu Moskova trafiğini görünce Bursa trafiğine şükrettik.

Hafta sonları hariç günün her saatinde trafik sıkışıkmış Moskova'da.

Üstelik metro ulaşımı birçok ülkeye göre yaygın ve gelişmiş olmasına rağmen...

Moskova Belediyesi trafik sıkışıklığını önlemek için  metro ağını yaygınlaştırmaktan polisiye tedbirlere varıncaya kadar çok sayıda önlem almasına rağmen, hafta sonları hariç trafik sıkışıklığına çözüm bulunamıyormuş.

Moskova'daki otele giderken Putin'in konvoyuyla karşılaştık.

Türkiye'de olduğu gibi Rusya'da da cumhurbaşkanı statüsündeki devlet başkanının geçisi sırasında, yol bir süreliğine araç trafiğine kapatılıyor.

Yolda eski binaların varlığı dikkatimizi çekti.

Yapımı yıllar öncesine dayanan konutlar, Sovyet mimarisini yansıtıyor.

Moskova'da konut fiyatları ve kiraları cep yakıyormuş.

Öyle ki tek odalı evlerin bile bin dolar kirası olduğunu öğrendik.

Diğer Doğu Bloku ülkeleri gibi Moskova'nın geniş caddeleri, planlı şehirleşmesi göze çarpıyor.

Bazı caddelerin 5 şerit olması trafik sıkışıklığını önleyemese de, hafta sonları trafiğin rahat akmasını sağlıyor.

 

KIZIL MEYDAN GÖZ KAMAŞTIRIYOR

 

Rusya programımızın ilk gününde Moskova'nın kalbi olarak adlandırılan ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası'na alınan Kızıl Meydan'ı dolaştık.

Sonraki iki gün ise meydan, 1812'de Moskova'nın Polonya işgalinden kurtulması anısına kutlanan Rusya Ulusal Birlik Günü nedeniyle turistlere ve yerli halka kapatıldı.

Ancak bir saatlik gözlemimde Kızıl Meydan'dan çok ekilendiğimi söyleyebilirim.

Tarihi Kremlin Sarayı, Büyük İvan Çan Kulesi, katedraller ve kiliseler, Lenin'in anıt mezarı, Karl Marks'ın heykeli, tarihi tiyatro binaları tüm ihtişamıyla karşımızdaydı.

Kızıl Meydan'ı, sadece komünizmle özdeşlemiş yapıların korunduğu bir meydan olarak değil Çarlık Rusya döneminden kalan binaların da bulunduğu, Rusya'nın tarihi ve kültürel mirasını yansıtan bir dünya değeri olarak  tanımlayabiliriz.

Zaten meydanın ilk adı da yaygın olarak bilinenin aksine Rusçada 'güzel' anlamına gelen krasyni'den gelen Krasnaya Ploschchad'dır.

Zaman içinde  değişerek, kızıl anlamında kullanılmaya başlanmış.

Kızıl Meydan adeta bir turist cennetiydi.

Tarihi meydanı gezen birçoğu Çinlilerden oluşan turistler, adım başı fotoğraf çektiriyordu.

Meydan, köklü tarihe sahip olan bir ülkenin, 100 yıllar boyunca yapılarını özenle koruyup, gelecek nesillere nasıl taşındığını  göstermesi bakımından da ibretlik.

Yaz-kış 10 binlerce turisti ağırlayan Kızıl Meydan, dört başı mamur bir turistik bölge.

 

UÇAK KRİZİ EN ÇOK TÜRK İŞ İNSANLARINI MAĞDUR ETMİŞ

 

Ruslar, Avrupa Birliği'nin ambargolarından pek etkilenmiş görünmüyorlardı.

Zaten ambargo, direkt Rus halkını etkilemekten öte Rus iş insanlarının Avrupa bankalarıyla çalışmalarını kısıtlayan, kredi çekmelerini önleyen bir dizi ekonomik tedbirden ibaret.

Ancak bu bile, genel ekonomiye yansımış.

Nitekim son yıllarda Rus ekonomisi büyümüyor aksine Avrupa Birliği ambargoları ve enerji fiyatlarındaki düşüş nedeniyle küçülüyor.

Uçak krizi özellikle Türk iş insanlarını çok etkilemiş.

Nitekim tarımdan enerji ve tekstile varıncaya kadar Rusya'da yatırımları bulunan Türk iş insanları, Rus hükümetinin ekonomik kısıtlamaları nedeniyle zor günler geçirmiş.

Bazı firmalar iflas etmiş, bazıları güçlükle ayakta durabilmiş.

Rusya, Türkiye'deki ithalatını durdurunca, özellikle tarımda yerli üretime geçmişti.

Öyle ki seracılığa yaklaşık 3 milyar dolarlık yatırım yapan Rusya, tarım alanında çok ciddi teşvikler uygulamaya başladı.

Zaten bu nedenle krizin sona ermesinden sonra domates ithalatını kısmi olarak kaldırıp, sadece 4 Türk firmasından domates satın almaya başladılar.

Ancak diğer alanlarda kısıtlamaların tamamen kalktığını söyleyebiliriz.

Mesela turizm.

Türkiye'ye gelen 4 milyon Rus turistle, kriz öncesi seviyesine dönüldü.

Uçak krizinin ardından Rus turistler, Mısır, Fas ve Yunanistan gibi ülkelere yönelmiş.

Ancak Türkiye'deki her şey dahil sistemine alışan Rus turistlerin, bu ülkelerden memnun kalmadığı, 1 yıl sonra yeniden Türkiye'ye gelmelerinden anlaşılıyor.

 

“AMACIMIZ İLİŞKİLERİ DAHA İYİ NOKTAYA TAŞIMAK”

 

Rusya'da bizi eşi Sibel Diriöz ile birlikte son derece iyi ağırlayan ve güler yüzünü esirgemeyen Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz'le de Rusya ve Türkiye ilişkileri üzerine bir söyleşi yaptık.

Diriöz, Türkiye Rusya ilişkilerini tarihsel perspektiften şöyle özetledi:

Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihçesine baktığımızda Cumhuriyet dönemiyle birlikte bir iyileşmenin başladığını görüyoruz. Mesela Taksim'deki Atatürk Anıtı'nda, Atatürk'ün arkasında duran kişilerden ikisi bir Rus general ve bir Rus diplomattır. Atatürk'ün ölümünün ardından Soğuk Savaş döneminde ilişkilerin kötüleştiğini biliyoruz. Ancak Soğuk Savaş döneminden sonra ilişkiler yeniden iyi bir noktaya gelmişti.

Ta ki uçak krizine kadar. Uçak krizi Sayın Bakan (Cavit Çağlar)  gibi Rusya ile dostlukları olan isimlerin araya girmesiyle çözüldü ve ilişkiler yeniden eski haline geldi. Bizim amacımız, Rusya-Türkiye ilişkilerini eskisinden daha iyi bir noktaya taşımaktır.”

 

“TEMİNATIMIZ 1OO BİN TÜRK VE RUS EVLİLİĞİ”

 

Büyükelçi Diriöz, uçak krizinin sonlandırılmasından sonraki ekonomik ve siyasi tabloyu da şu sözlerle ifade etti:

“Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile Putin, krizin ardından 8 kez yüz yüze görüştü. Başbakanlık düzeyinde de iki kez görüşme oldu. 40 kez de bakanlık düzeyinde görüşme gerçekleşti. Siyasi ilişkiler çok iyi bir noktada. Ekonomik kısıtlamalar da kalktı. Zaten enerji alanında Türk Akımı 1, Türk Akımı 2 ve Akkuyu Nükleer Santral Projesi'nde bir sorun yoktu. İnşaat alanında Türk müteahhitlerin ihalelere katılma yasağı kalktı. Turizmde ise charter uçuş yasağı kalktı ve 4 milyon Rus turistin ziyaretiyle kriz öncesi tabloya dönüldü. Ancak bunları yeterli görmüyoruz. İki ülkenin hedefi karşılıklı olarak 100 milyar dolarlık ticaret. Siyasi duruma gelince. Suriye'deki trajedi devam ediyor. Türkiye ve Rusya, Astana süreciyle çok iyi bir adım attı, başta çatışmasızlık bölgeleri ilan edilmesi konusu olmak üzere. Suriye konusunda uzlaşmak kolay bir ş değil. O bölgede her ülkenin kendine özgü politikaları var. Astana sürecini Cenevre'ye giden yolda kolaylaştırıcı bir aşama olarak görüyoruz. Yani Astana'da Cenevre'nin   yolu açıldı. Ancak Suriye konusunda Rusya ile işbirliği içindeyiz.”

Diriöz'e göre Türkiye-Rusya ilişkileri sağlam temeller üzerine inşa edilmiş durumda.

Öyle ki Diriöz, Türklerle Ruslar arasında 100 bin evlilik yapıldığını hatırlattı ve bu evliliklerden doğan 150 bin kişinin varlığına dikkat çekti.

Diriöz, “Türk ve Rus anne, babadan doğan 150 bin iyi eğitimli insan, Türkiye ile Rusya arasında çok güçlü bir köprüdür” diyerek sözlerini noktaladı.

 

FOTOĞRAFLAR: HİKMET TUNCEL


TSKB’de Türel dönemi başladı

$
0
0

Dün Bursa’da Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin Olağanüstü Genel Kurulu vardı. 

70 belediyenin üye olduğu ve merkezi ile lideri Bursa olan birliğin Recep Altepe’nin istifası sonrası gerçekleşen Olağanüstü Genel Kurulu’nda Başkanlığa Antalya’nın AK Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Mehmet Tevfik Türel getirildi.

​Dün sabah Almira Otel’de gerçekleştirilen kongreye Türel tek aday olarak girdi.

Kocaeli, Samsun, Erzurum gibi büyükşehir belediye başkanlarının da katıldığı kongre tek gündemli olduğu için uzun sürmedi.

Birliğe üye CHP’li belediye başkanlarının oy kullanmadıkları seçimde Türel TSKB’nin yeni döneminde Başkanlığı üstlenmiş oldu.

Canlı yayında Türel’in konuşmaların dinledik.

Başkanlığın Bursa’dan gitmesine üzülsek de TSKB’nin gelişimi için doğru bir terci yapıldığını düşünüyoruz.

Tecrübeli bir yerel yönetici olan Türel’i AK Parti’de Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemden de tanıyoruz.

Birlik merkezinin taşınması konusunda taşların yerinden oynatmayı pek düşünmediklerini, buna gelişmelere göre karar vereceklerini anlattı.

Başta da vurguladık.

Türel deneyimli bir siyasetçi ve belediye başkanı.

Aynı zamanda meslektaşımız, eski bir gazeteci.

Türel Bursa’da, Türkiye’nin sağlıklı, planlı şehirleşmesine ilişkin önemli sözler sarf etti.

Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği olarak, 2023 hedefiyle yeni bir stratejik plan hazırlanmasını önerdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinde durduğu estetik ve kimlikli şehirler inşa etme olgusuna dikkat çekti.

Şehirleri beton yığınlarından çıkarmak gerektiğinin altını çizdi.

Daha çok akıllı şehir uygulamalarından faydalanmak gerektiğini vurguladı.

Mahalle yaşamının yaygınlaşmasına dönük yapılara ve çalışmalara ağırlık verilmesi üzerinden durdu.

Belediye başkanlarının, ‘Sadece kendi belediyemden sorumluyum’ deme lüksleri olmadığını hatırlattı.

“Ülkenin bir noktası gelişmezse diğer bölgesinin gelişmesi de yarım kalır diyen Türel, örneğin Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak Şırnak’ın içme suyu şebekesini kendilerinin yenilediklerini, buralarda 2-3 yıl daha çalışmaları durumunda, şehrin eksiklerinin giderilmiş olacağına işaret etti.

Yeni dönemde TSKB’nin yönetim stratejisini de anlattı Türel...

En ufak siyasi ayrıma gitmeden devraldığı bayrağı daha yükseğe taşımak için çalışacaklarına dair söz de verdi.

Türel, Birliğin kurucusu Bursa Büyükşehnir Belediyesi’nin merhum başkanı Hikmet şahin ile kısa bir süre önce istifa eden Recep Altepe’ye teşekkürü de ihmal etmedi.

Türel kongrenin hemen ardından birlik merkezine geçip ilk encümen toplantısını yaptı, ardından da gecikmeli olarak kongreye katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı makamında ziyaret etti.

Biri TSKB’nin diğeri Bursa’nın çiçeği burnunda iki başkanı bu vesileyle bir araya gelmiş oldular.

Yeni Başkan Türel, ayağının tozuyla önümüzdeki cumartesi günü birliğin İstanbul’da gerçekleştirilecek ödül törenine de katılacak.

 

Çakır 25 yaşında

 

Bursanın elit özel eğitim kurumlarından biri olan Çakır Okulları 25. yılını doldurdu.

Çakır’ın önceki akşam Podyum Davet’te Aşkın Nur Yengi’nin de konser verdiği 25. yıl balosu vardı.

Davetliydik, gidemedik ama kurumsallaşma ve kökleşme yolunda emin adımlarla ilerleyen, bu yıl liseyi de bünyesine katıp, şehrimizdeki bin dolayındaki çocuğun eğitimini üstlenen Çakır Okulları’nın Bursa’ya değer kattığının farkındayız.

Anne ve babasından aldığı bayrağı başarı ile yukarılara taşıyan Cem Çakır’ın da Bursa’ya yaptığı yeni yatırımlarla şehrin eğitim kalitesinin artamasına katkı sunduğunu görüyoruz.

Kentimizde Çakır gibi nitelikli özel eğitim kurumlarının sayısı daha da artmalı.

İnsanların can güvenliği yok

$
0
0

Fotoğraftaki yer, Ankara Yolu üzeri Gürsu metro istasyonu. Metro istasyonu çıkışına gelmeden sağ tarafta boş bir arazi var. Bir tarafı da yol. Kaldırımda yürümek cesaret ister. Bu yola kaldırım boyunca istasyon girişine kadar bariyer gerekli.

Çünkü, trafik çok yoğun ve gece saatlerinde gerek büyük tonajlı araçlar olsun gerekse de küçük araçlar olsun çok hızlı seyrediyor trafikte. Vatandaşlar olarak bizler buradan geçmeye korkuyoruz artık. Yayalar için ciddi tehlike oluşturuyor. Büyükşehir Belediyesi veya Karayolları yetkililerinden bu yola bir an önce bariyer yapılmasını rica ediyoruz.

Ayrıca bu yol üzerindeki çalışmayan sokak aydınlatma lambaları uzun süredir çalışmıyordu. Bu sorunu en kısa zamanda çözen UEDAŞ’a da teşekkür ediyoruz. Çünkü bu yolda karanlıkta yürümek gerçekten büyük cesaret istiyor, özellikle bayanlar için.

Öte yandan geçtiğimiz günlerde istasyon girişinde kaza oldu ve araç kaldırımdaki bariyere çarparak durabildi. Bu durum bile, bahsettiğimiz kaldırımda bariyer olmasının ne derece önemli olduğunu gösteriyor.

Saygılarımla.

Bir okur

 

Sokak lambası sokağı aydınlatmıyor
 

​Osmangazi ilçesi İntizam Mahallesi Yatık Sokak No.8 Buket Apartmanı önündeki sokak lambasının armatür kısmı yamuk, sokağı aydınlatmıyor, yetkililerden bu durumun düzeltilmesini ve gerekiyorsa direğin kaldırılarak tellerin yer altına alınmasının sağlanmasını UEDAŞ yetkililerinden rica ediyorum. UEDAŞ yetkililerinin dikkatine sunuyor şimdiden teşekkür ediyorum.

Bir vatandaş

Bir jübile hikayesi

$
0
0

Sizlere bugün basketbol değil de okuduğumda çok ilginç gelen, bir futbol efsanesi olan,  2016 yılında 68 yaşında hayata veda edip tüm sporseverleri üzen Johan Cryuff’un jübile maçından  bahsedeceğim.      Cruyff, başarılarla dolu futbol kariyeri sonrasında, 1978 yılının yaz aylarında, 31 yaşındayken futbolu bırakma kararı aldı ve tüm kariyerinde forma giydiği 2 kulüp, Ajax ve Barcelona, 27 Mayıs 1978’de Camp Nou’da karşı karşıya geldi. Barcelona 3-1 kazandı ve Hollandalı, Katalan halkına veda etti. Ama Amsterdam halkına da özel bir veda düzenlemek istiyordu. Ona “De Verlosser” (kurtarıcı) lakabını veren ülkesinde, binlerce taraftar önünde ve elde edilecek gelirin çeşitli kuruluşlara yardım amacıyla kullanılacağı bir maç düzenlendi. Peki, maçta Ajax’ın rakibi kim olacaktı? Onun muhteşem kariyerinin çok önemli bir eksiği olan 1974 Dünya Kupası’nı Hollandalıların elinden alan Almanların devi Bayern Münih, Cruyff’un seçtiği takım oldu. 70’li yıllara damga vurmuş 2 takımın 1970’ten 1976’ya kadar düzenlenen 6 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nın 3’ünü Ajax, 3’ünü Bayern kazanmıştı. Anlaşılan sadece Cruyff’un jübilesi değildi oynanacak maç, bir devrin kapanması anlamına geliyordu. 7 Kasım 1978 tarihinde karar kılındı.

Bayern’li futbolcular Schiphol havalimanına ayak bastıklarında,  ilk olarak böyle bir jest yapıp, kulüp efsanesinin jübile maçında oynamayı kabul etmelerine rağmen, Ajax’tan hiçbir delege Bayern’li futbolcuları karşılamaya gelmemişti. Ortada onları otele götürecek bir araç dahi yoktu, bu yüzden futbolcular gruplar halinde taksi tutmak zorunda kaldılar. Kalacakları otelde onları ikinci bir sürpriz bekliyordu, çünkü kendileri için ayarlanan otel ikinci sınıf bir otel dahi değildi. Münihliler bu rahatsız otele yerleştikten sonra, Amsterdam’daki ilk saatlerinde durumu çok fazla problem haline getirmediler ve Olimpiyat Stadı’nın yolunu tuttular. Ancak, kendilerini burada bekleyen 50 bin Hollandalı seyirci, onlar için ayrı bir sürpriz hazırlamıştı. Bayernli futbolcular maç öncesi ısınma hareketleri için sahaya çıktıklarında seyircilerin büyük protestosu ile karşılaşır. Tribünlerden kendilerine yöneltilen Nazi bağlantılı sloganlar onları uzun süre rahatsız eder, hatta Bayernli futbolcular topa her dokunduklarında kalabalıktan protesto sesleri yükselir. Ajaxlı futbolcular da meslektaşlarına saha içinde bir “hoş geldin” bile dememiştir, çıkış tünelinde de Alman futbolculara sözlü saldırılar olmuştur. Paul Breitner o günkü atmosfer hakkında “Oraya, efsane futbolcularına veda etmek için gelerek bir jest yapmıştık ve içimizde hiç olmamasına rağmen bizi kazanma hırsıyla doldurmuşlardı” demiştir. Bayern’in bu saldırılar karşısında içinde uyanan devin hafızasında 2 olay daha vardır. 1972-73 sezonu öncesinde Ajax ve Bayern, Almanya’da Münih Olimpiyat Stadyumu’nda hazırlık maçında karşı karşıya gelmiş ve Ajax 5-0 kazanmıştır. Ardından 1973’ün Mart ayında 2 takım Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek finalinde birbirine rakip olmuş ve Ajax, Beckenbauer’li, Maier’li, Breitner’li, Hoenes’li, Müller’li kadroyu Amsterdam’da 4-0 mağlup etmiş ve turu geçmiştir. Almanlar maçın başlangıç düdüğünden itibaren rakip kaleyi abluka altına alırlar. Ajaxlılar da maçı çok ciddiye almamıştır aslında Breitner bu durumu daha sonra “Neredeyse her atağımızda bize pozisyon veriyorlardı, ne yapacaktık, kaleciyle karşı karşıya kalınca topu dışarı mı vuracaktık?” şeklinde anlatmıştır. Bayern’liler  ilkyarıyı 3-0 önde kapatır. 2. yarı hiç hız kesmeden gollere devam ederler ve maçı 8-0 kazanırlar. Belki resmi bir maç oynanmamıştır ama bu sonuç Ajax tarihinin en büyük yenilgisidir. 23 yaşındaki Rummenigge 4 gol atar, Breitner ve Gerd Müller de 2’şer golle ona katılmıştır. Maç sonunda o festival havasından eser kalmamıştır. Cruyff , 85. dakikada oyundan çıkmış, maç sonunda en az bin tane taraftar onun jübile turunu beklemeden stadyumdan ayrılmıştır. 

Hollandalı bütün futbol otoriteleri hem o günlerde hem de olaydan yıllar sonra verdikleri röportajlarda Bayern’in bu davranışını Cruyff’a saygısızlık olarak yorumlamış, maç 10 ülkede televizyondan yayınlanmış ve toplamda 100 milyon kişi tarafından izlenmiştir. Bu, aslında ilk başta olumlu bir durum gibi görülebilir ama 8-0 öyle bir etki yaratmıştır ki, Ajax’ın borsadaki hisseleri dibi görmüştür. Maçın geliri olan 400 bin guldenin sevinci bile tam olarak yaşanamamıştır. 2006 yılında Karl-Heinz Rummeningge ve Gerd Müller bu maç için kamuoyu önünde özür dilediler ve sahadaki 8-0’lık galibiyetleri sebebiyle gurur duymadıklarını belirttiler.  Rummenigge ayrıca anlattığı anekdot ile sonucun nasıl ortaya çıktığın daha net anlaşılıyordu; “Maç öncesi kalecimiz Maier, soyunma odasına gidip Cruyff’a -ne yapıyoruz- diye sormuş, Cruyff’ da -Gerçek bir maç olsun- demiş.

Sonuçta bu olmuştu …

Haftaya görüşmek üzere… 

Kasımpaşa bu adamları nereden buluyor?

$
0
0

Kasımpaşaspor’u incelemekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Geçmiş yıllarda yüksek maliyetlere getirdikleri oyuncuları biliyoruz.

Babel gibi, Scarione gibi, Eren Derdiyok gibi...

Son dönemde paraları düşürdükten sonra da transferdeki isabet oranları oldukça yüksek.

O kadar oyuncu kaybediyorlar fakat yerlerine koydukları ‘cuk’ diye oturuyor.

Bizim maçta gördük.

Trezeguet, Popov, Pavelka, Eduok, Mensah...

Hatta ve hatta Veigneau, Youssef gibi isimleri bile bu listeye dahil edebiliriz.

Hepsi kaliteli oyuncular.

Baktım içlerinde 30 yaşında olan yok.

 

EN SON HOCA İZLİYOR

Bugün hangi takıma koyarsan koy sıkıntı yaşamazlar. Hepsi tabanca gibi.

Peki, nereden buluyorlar böyle futbolcuları?

Bir araştırma yaptım.

Scouting ekipleri yok.

Tamamen yönetim ve teknik kadro arasında gidiyormuş iş.

Bir oyuncu belirlendikten sonra ilk olarak yardımcı antrenörler izliyormuş. Gelen rapora göre maliyet araştırması yapılıyormuş, uygunsa en son oyuncuyu mutlaka teknik direktör canlı olarak gözlemliyormuş.

Takımın başındaki kişi izlemeden hiçbir transfer yapılmıyormuş.

 

HOMOJEN BİR YAPI

Bir de şöyle bir staretijileri var.

Takımın sağ stoperi 500 bin Euro alıyorsa, sol stoperine de kesinlikle bu rakama yakın bir para veriliyormuş.

Birisine 500 bin Euro, diğerine 1 milyon Euro gibi anlayış yok.

Sağ ile sol bek ve diğer birbirine yakın bölgelerle alakalı da böyle bir uygulamaları varmış.

Uyguladıkları sistem tamamen bu.

Homojen bir yapı getirmişler.

 

İŞTE PARALAR

Gelelim futbolculara verilen paralar.

Takımın en pahalı ismi şuan sakatlığı nedeniyle oynamayan Koita...

Gineli santrforun aldığı para 750 bin Euro.

2 sezondur kiralanan 23 yaşındaki kanat oyuncusu Samuel Eduok ise sadece 336 bin Euro’ya oynuyormuş.

Kasımpaşaspor’un Bursaspor karşısındaki 2. golünü atan Bernard Mensah’a da 450 bin Euro veriliyormuş.

Titi’nin ayrılmasının ardından aldıkları Youssef 675 bin Euro, sağ bek Popov 450 bin Euro, belki de bu sezonun en çok dikkat çeken isimlerinden biri olan Trezeguet ise 700 bin Euro kazanıyormuş.

 

NE KILIKLARA GİRİYORLAR

Rakamlar üç aşağı, beş yukarı bu şekilde.

Bursaspor’da gitsin böyle bir şey yapsın diye yazmıyorum bunları. Ancak incelemekte, bilmekte fayda var.

Her kulübün kendisine göre bir yapısı, anlayışı olmalı. Onlar böyle bir yol izlemişler ve başarılılar.

Bir futbolcuya Kasımpaşaspor talipken kaç para istendiğini, Bursaspor devreye girdiği vakit rakamların nasıl yukarıya çıktığını biliyoruz.

Burada önemli olan gün yüzüne çıkmamış oyuncuları bulabilmek. Peki, Bursaspor’da bu isimleri kimler bulacak?

Her ne kadar eleştirilselerde Bursaspor scouting ekibinde değerli birkaç kişi var. Bu isimlerin futbol gözüne inanıyorum.

Fakat kulüp içersinde sağlıklı bir ortam olduğunu düşünmüyorum.

İçerideki birbirini yeme, dışarıdan işlere karışma dönemi bitmeden (Sayın Başkana bir kez daha duyurulur) böyle bir ortam hayatta da sağlanmaz.

Görüyorum, koskoca adamlar kendi çıkarları için ne kılıklara giriyor.

Allah’tan Paul Le Guen gibi birisi geldi de, transferde biraz olsun yüzümüz güldü.

Yoksa Kasımpaşa alır, oynatır, biz sadece seyretmeye devam ederdik.

Eğitimciler şaşkın: Yeni sistem adaletli değil, yeni kaos getirir!

$
0
0

Kuşku yok ki… Eğitim her şeyin başı. Gelin görün ki, eğitime model arayışları bir türlü bitmiyor ve en doğru olanı da bir türlü bulamıyoruz.

Nitekim…

TEOG sınavının kaldırılacağı açıklandığında öğrenci velileri arasında gözlenen sevinç ve heyecanın yerini hafta sonundan itibaren yine karamsarlık aldı.

Öyle ki…

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yeni sistemi açıklamasından sonra sosyal medyada “Bizim çocuk 100 metreyle Fen Lisesi’ni kaçırdı” gibi, “Bizim eve en yakın okul Kız Meslek Lisesi, ben şimdi ne yapacağım?” gibi geyik muhabbeti olarak adlandırılan tarzda paylaşımlar başladı.

Biz de…

Eğitimde sistem değişikliğinin ne anlama geldiğini Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu’na sorduk.

O da, anlayabileceğimiz şekilde anlattı:

Bir…

“Türkiye’de 11 bin lise türü okuldan 600’ü nitelikli okul kapsamına alınacak ve sınavla girilecek. Sınav kalkıyor deniliyor, ama tam aksine, bu 600 okula girebilmek için büyük bir yarış olacak.”

Yereli değerlendirdi:

“Bursa’da 65 Anadolu Lisesi, 8 de Fen Lisesi var. 73 okuldan en fazla 10 okul kalacak. Dolayısıyla büyük bir yarış başlayacak.”

İki…

“Her yıl 40 bin çocuğumuz TEOG sınavına giriyor, bunların 11 bini Anadolu Liselerine yerleştiriliyordu. Anadolu Liselerine yüzde 27 kontenjanı uygulandığı için bu rakam 1600-1800 arasına inecek.”

Üç…

“Bursa’da okulların coğrafi dağılımları adil değil. Örneğin Acemler bölgesinde Bursa Anadolu Lisesi ile Cumhuriyet Anadolu Lisesi duvarları bitişik. Hemen arkalarında Hasan Ali Yücel Anadolu Lisesi var.”

Benzer durumun, okulların aynı bölgede yoğunlaşması nedeniyle Yıldırım ve Nilüfer için de geçerli olduğunu söyleyen Türkoğlu şuna dikkat çekti:

“Okulların coğrafi dağılımı gibi türlerinin dağılımı da eşit değil. Ekonomik düzeyi yüksek bölgelerdeki iyi okullarda maddi varlıklı ailelerin çocukları okuyabilecek.”

Şunu da ekledi:

“TEOG sınavının iptaliyle başlayan kaos, açıklanan sistemle daha da büyüdü. Eğitimi yeni kaoslar bekliyor. Endişelenmemek elde değil.”


 

Türkoğlu: Sistem özel okula yönlendiriyor

 

TEOG sınavı yerine getirilen yeni eğitim sistemiyle ilgili görüşlerini sorunca Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu da kaygılarını dile getirdi.

Düşüncesi şu:

“Bu sistem eğitimi özel okullara yönlendiriyor, daha doğrusu havale ediyor. Kamusal eğitim gözden çıkarılmış gözüküyor.”

Öngörüsü de şu:

“Neredeyse her işhanı altına temel lise adı altında özel okul açılıyor. Anadolu Lisesi’ne giremeyen parayı kıyıp buralara gitmek zorunda kalacak.”  


 

Moskova’da ödül anısı: Bu fotoğrafta Rusya devlet yapısı var

 

Açıkçası… Rusya’nın kalbi Moskova’nın beyni Kremlin Sarayı’nda böyle tören bir daha olur mu, olursa bir başka Türk daha nişan takar mı, bir daha Kremlin’in tarihi salonlarında gezebilir miyiz, bilmiyoruz.

Fakat…

Moskova’da çok özel bir törende tarihin akışını etkileyen gelişmelere tanıklık ettiğimizin farkındayız. O nedenle kendimizi şanslı görüyoruz.

Tören sonrası…

Dağıstan eski Cumhurbaşkanı ve Putin’in Hazar Denizi Birliği Özel Temsilcisi olan Ramazan Abdülatipov’un verdiği yemeğe katılan konukları görünce Putin’in Cavit Çağlar’ın yakasına taktığı Rusya Devlet Dostluk Nişanı’nın önemi daha da iyi anlaşılıyor.

Çünkü…

O gece yemekte Rusya’nın devlet yapısı ile tanıştık.

Örneğin…

Abdülatipov’un yanı sıra, Azerbaycan Başbakan eski Birinci Yardımcısı Abbas Abbasov önemli konuktu.

Yine…

Rusya’nın etkili devlet adamı, Kuzey Osetya eski Cumhurbaşkanı ve Polit Büro eski Üyesi ve eski milletvekili Aleksandr Dzasohov dikkat çekici isimdi.

Yanı sıra…

Rusya Federal Güvenlik Servisi eski Başkan Yardımcısı ve Sınır Birliği eski Başkanı Orgeneral Vladimir Proniçev ile Rusya Devlet Başkanlığı İç Siyaset Dairesi Başkanı Mihail Belousev özel gecenin konukları arasındaydı.

Ayrıca…

Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz ile İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar da gecenin özel fotoğrafında yer aldılar.


 

Çavuşoğlu’na doğduğu topraklar olan Batı Trakya’da sevgi seli

 

​Hafta sonu… Rusya’nın başkenti Moskova’daki Kremlin Sarayı’nda Batı Trakya evladı olan Cavit Çağlar’ın Putin tarafından Devlet Nişanı ile ödüllendirildiği töreni izlerken, bir başka Batı Trakya evladı olan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu da doğduğu toprakları ziyaret ediyordu.

İlkokulu bitirip ayrıldığı topraklara bir kişinin Başbakan Yardımcısı olarak ziyaret etmesi kolay anlatılabilecek şey değil.

Nitekim…

Batı Trakya’da adım attığı her yerde Çavuşoğlu’na büyük ilgi gösterildi, gittiği her köyde miting kalabalıkları oluştu.

Hele…

Memleketi Gümülcine ile buraya bağlı olan doğduğu Delinasuh Köyü ve İskeçe ziyaretleri kuşku yok ki Çavuşoğlu kadar onu karşılayanlar için de çok önemliydi.

Ziyaretlerde…

Batı Trakyalılar ondan Recep Tayyip Erdoğan’ı getirmesini istediler, o da bu isteği ileteceğine söz verdi.


 

Sakinleştirici ve güven veren mesajlar

 

İlkokulu bitirdikten sonra ayrıldığı Batı Trakya topraklarına Başbakan Yardımcısı olarak ziyaret eden Hakan Çavuşoğlu’nu gezisini tesadüfen orada bulunan Bursa’nın bir başka tanınmış siyasetçisi Ali Mollasalih de izledi.

İzlenimlerini sorunca da şunu söyledi:

“Konuşmalarında çok özenli bir dil kullandı. ‘Önce bu ülkenin en iyi vatandaşları siz olacaksınız’ derken kışkırtıcı değil sakinleştirici oldu. Sonra da ‘Sakın umutsuzluğa kapılmayın, arkanızda güçlü Türkiye var’ deyip güven verdi.”

Hariri’nin istifasının ardından olası gelişmeler

$
0
0

Lübnan Başbakanı Saad Hariri ülkesinde istifa eder ve kenara çekilebilirdi. Ama o öyle yapmadı. Suudi Arabistan’a gitti ve istifasını orada açıkladı. Saad Hariri Riyad’da açıkladığı istifa mektubunda “Hayatıma yönelik bir komplonun hazırlandığını hissediyorum” diyerek İran’la Hizbullah’ı suçladı. Niye öyle yaptı? İstifasını açıklarken bu soruya yanıt vermedi, tersine üzerini adeta bir sır perdesiyle örtmüş oldu. Oysa bir gün önce İran İslam Devrimi lideri Ayetullah Hamaney’in başdanışmanıyla görüşen ve Lübnan’a desteklerinden dolayı teşekkür eden Hariri ne olmuştu da daha 24 saat bile geçmeden Tahran’a düşman kesilmişti. Babası da Lübnan başbakanıyken bir suikasta kurban giden Hariri ruhsal dengesini mi kaybetmişti? Yoksa Suudilerin bir senaryosuna kurban mı olmuştu? Senaryonun içinde İsrail de var mıydı? Ya da hem Tel Aviv, hem Riyad ortak bir “Lübnan” operasyonu mu gerçekleştirmişlerdi?

*
Şu anda tüm olasılıklar ve senaryolar masa üzerinde duruyor. Ancak kuşkular da İsrail’le Suudi Arabistan üzerinde yoğunlaşıyor. Tabii ikisinin arkasında da ABD’nin olduğunu tahmin etmek zor değil. Hatta istifa planının asıl sahibinin ABD olduğu da söyleniyor. Ortak iddiaları şu: “İran, dünya için bir tehdittir!” Bu durumda, Lübnan Başbakanı’nın 24 saat içinde birbirine zıt tavırlar sergilemesi anlam kazanıyor. Açıkçası ABD, Suudi Arabistan ve İsrail, Hariri’yi kullanmış oluyor. Böylece onlar amaçlarına ulaşıyorlar. Ancak Hariri’nin durumu bundan sonra ne olur sorusu gündeme giriyor. Hariri bundan sonra Lübnan’a dönebilir mi? İnsan içine çıkabilir mi?

*

İran dünya için tehdittir diyorlarsa, epey kapsamlı bir plan düşünüyorlar, demektir. O da şu olabilir: İran’la birlikte Lübnan’daki Hizbullah da hedef alınacaktır. Hariri, acaba bunun için mi ülkesini terk ederek Suudi Arabistan’a sığınmış oluyor? Hizbullah İsrail için bir tehdit. Ama ne zaman tehdit? Lübnan’a saldırdığı zaman tehdit!             İsrail bunu zamanında denedi ve yenildi. Şimdi kendini güçlü sanıyor olabilir.

*

Ama daha önemlisi Suriye’deki durum. Suriye ordusunun başta IŞİD olmak üzere Esad karşıtı terör örgütleriyle mücadelesinde Hizbullah’ın büyük katkısı var. Hizbullah’ı sahadan çekerseniz Şam’ın kolunu kanadını da kırmış olursunuz. ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın Hizbullah üzerindeki hesaplarının bu yönde olduğunu söylersek yanılmamış oluruz. Hizbullah güçten düşerse İran’ın Suriye’deki ve Lübnan’daki gücü de düşer. O zaman Rusya’nın, Suriye’deki hava operasyonlarının anlamı da kalmayabilir. Kim bilir belki ABD’nin Rusya’yla ittifak yapmak gibi bir zorunluluğu da ortadan kalkar. Şimdi tek başına her istediğini yapamıyor Pentagon. Kuzeyde Kürtlerle işbirliği tamam da Türkiye’nin itirazları nedeniyle o konuda da sıkıntısı var Washington’un.

*

Rastlantı bu ya, Suudi Arabistan’daki saray darbesi Saad Hariri’nin Riyad’da bulunduğu zamanda patladı. Prenslerin kavgasında Hariri arada kalmasın? Riyad’dan ayrılması gerekirse İsrail’den başka gidecek yeri de yok istifa eden Lübnan Başbakanı’nın. Hariri’yi bundan sonra koruyacak tek lider Netanyahu olabilir...

Zekice


Bursa’nın harcamaları

$
0
0

Ekonominin olmazsa olmazları üretim ve tüketim.

Bireyler bir yandan üretirken diğer yanda da tüketici olarak varlıklarını sürdürür.

Ve neticede zorunlu ya da keyfi birçok harcama türüyle karşılaşırız. 

Kim nereye ne kadar harcıyor?

Bu soruya herkes kendince yanıt verecektir.

Çünkü her bireyin öncelikleri ve ekonomik gücü farklılık gösterir.

Dolayısıyla “herkesin enflasyonu kendine” sözü de bu anlamda gerçeklik taşır!

Ekonominin büyüme dinamiklerini anlamak için de harcama trendlerini iyi analiz etmekte fayda var.

Bireyleri analiz şansı henüz zayıf olsa da!

Anket yöntemiyle gelen istatistikler bölgesel bazda gidişat hakkında fikir veriyor.

Peki son durum ne diyor?

Bölgesel bazda harcamalar değişiklik göstermekte.

Her bölgenin kendine göre öncelikleri ve ekonomik farklılıkları var.

Bazı bölgeler gıdaya daha fazla ağırlık verirken...

Bazıları konut ve kiraya daha çok para ayırmak durumunda kalıyor.

TÜİK’in 2016’nın verilerini açıkladığı hanehalkı harcama araştırması...

İller bazında sadece İstanbul’u ayrı göstermekte.

Ellerinde veri olmasına karşın Bursa'yı yine başka illerle grup halinde değerlendirmek zorundayız.

Kentimiz 2016 verileri bazında TR4 olarak adlandırılan Doğu Marmara grubunda değerlendirilmekte bu araştırmada.

2016'da Doğu Marmara'da en fazla bütçe konut edinme ve kira masraflarına ayrılmış.

Her 100 liralık harcamanın 23,2 lirası konut ve kiraya yönelik olarak gerçekleşmiş.

İkinci büyük harcama kalemiyse ulaştırma!

Toplam harcamaların yüzde 19,4'ü yol masrafı ve taşıt edinmeye dönük harcamayı içermiş geçen yıl.

Akaryakıt fiyatlarının seyri ve araç fiyatlarındaki gidişat bu yıl da benzeri bir manzaranın öne çıktığını şimdiden söylüyor bizlere!

Bölgemizde vatandaşın boğazına ayırdığı para ise yüzde 18,2 oranında.

Gıda tüketimi adına birçok bölgeden daha az bir pay söz konusu Bursa ve civarı için.

Bu arada her 100 liranın 4, 4'ünün içki ve sigaraya gitmesi ise vatandaşın bağılılık durumu ve efkar vaziyetini yansıtmakta.

Giyim kuşama 5, 4 TL ayıran Bursalılar eğitime 2,2, sağlığa ise 1,9 lira harcamış görünüyor!

Bu kadar düşük harcamanın nedeni temelde bu hizmetlerin ağırlıkla devlet tarafından ücretsiz veriliyor olması.

 

Özel eğitim ve haberleşme

 

Ama özel eğitim ve sağlık sektörlerine dönük yatırımların son yıllarda hız kazanması...

Yakın vadede ailelerin bu alanlarda daha fazla harcamaya yönelebileceğini gösteriyor.

Ve aynı zamanda daha fazla özel yatırım için de hala ciddi bir potansiyel olduğu görülüyor bu rakamlara bakınca! 

Haberleşmeye giden paraysa bütçenin yüzde 4,1'ini oluşturmuş geçen sene.

Yani eğitim ve sağlığa ayrılan toplam paradan fazlası telefon ve internet masraflarına gitmiş!

Bu tablo bir yandan haberleşme hizmetlerinin pahalılığını yansıtırken...

Diğer taraftan ailecek giderek daha fazla sanal aleme esir olmakta olduğumuzun kanıtı.

Nitekim eğlence ve kültür faaliyetlerinin bütçenin sadece yüzde 3,1'ini göstermesi de bu anlamda düşündürücü.

Lokanta ve otel harcamalarının hanehalkının her 100 lirasından 6,6 lirasını götürdüğü gerçeği ise...

Dışarıda yeme ve seyahat anlamındaki istekliliğimizin bir göstergesi adeta. 

Kılıçdaroğlu, niye erken seçim istiyor?

$
0
0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deyim yerindeyse taktı ‘erken seçim’e...

Her fırsatta, iktidara sesleniyor:

“Madem ki belediye başkanlarınızda metal yorgunluğu var, o halde beklemeyin 2019’u, buyrun erken yerel seçime gidelim!”

Fakat Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısını ciddiye almıyor Hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan...

Seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyorlar, ısrarla...

 

*

 

Partisinin dünkü grup toplantısında erken seçim çağrısını yineledi CHP Lideri...

Bu kez yeni bir öneri sundu:

“Ülke genelinde gitmeye yanaşmıyorsanız, gelin sadece belediye başkanlarını istifa ettirdiğiniz illerde yapalım erken seçimi... Var mısınız, hadi hodri meydan!”

Muhtemelen bu teklifine de yine gülüp geçecek ya da duymazdan gelecektir iktidar kanadı...

Aslında Kemal Bey erken seçim stratejisinde yanlış hedef seçiyor...

Çağrısını iktidara değil, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yapsa daha etkili olabilir...

Niye mi?

Çünkü, erken seçim konusunda Devlet Bey daha hassas!

 

*

 

Yerel seçime 17 ay kalmışken niye Kılıçdaroğlu sürekli erken seçim çağrısında bulunuyor?

Bu soru yalnız AK Partililerin değil il ve CHP’lilerin de kafasını kurcalıyor...

Bu kadar ısrar ettiğine göre var bir bildiği ve güvendiği şey...

Bir CHP’li dosta sordum bu konuyu...

“Diğer illeri bilemem ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimde Bursa’da en çok kime güvendiğini biliyorum” dedi...

Kimmiş o?

“Kim olacak, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey elbette!”

Ya Bozbey Büyükşehir adaylığı kabul etmezse?

Bu soruma verdiği cevap ise oldukça ilginçti, CHP’li dostumuzun:

“Kabul etse de etmese de, Nilüfer’de son dönemi olduğunun farkında! Ya jübile ya büyük final, seçecek birini!”

Benim tanıdığım Bozbey, seçimde risk almaz kutusuna gider!  

 

Sökün gitsin!

 

Ülkemizde 5 milyona yakın camları filmli araç varmış...

Peki araçlara o simsiyah cam filmler niye takılır?

a) Aracın içi görülmesin diye!

b) Ayrı bir gizem ve hava katsın diye!

c) Güneş ışığını engellesin diye!

d) hepsi

Görünen o ki;

Önce serbest bırakılıp sonra yasaklanmasına bozulmuş filmli araç sahipleri!

Kaygıları, ya söktükten sonra tekrar af çıkarsa?

Sökmeyenlere uygulanacak cezalar da az değil...

İlk yakalandığında, para cezası var...

İkincide, araç trafikten geçici men edilip, sahibi psiko teknik testine gönderiliyor.

Üçüncü de ise aracı trafikten men etmekle kalmıyor ehliyetine de el konuluyor.

Dördüncüde de herhalde, filmle birlikte araçların cam ve kapıları sökülüyor!

Ne gerek var bu kadar film çevirmeye?

Sökün gitsin!    

 

Seçilme yaşına takılanlar...    

 

Cumhurbaşkanlığı Sistemi için çıkarılacak uyum yasaları arasında, milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesi de vardı.

Milletvekilinin yaşını indirdik, şimdi sıra belediye başkanı seçilme yaşının 18’e indirilmesinde...

TBMM’de onunla ilgili düzenlemeler yapılıyormuş...

Ardından sıra muhtarlara da gelecek...

Diyeceksiniz ki, “18 yaşındaki çocuktan belediye başkanı mı olur?”

Neden olmasın?

Milletvekili oluyor ya!

Belediye başkanları ne kadar genç olursa, metal yorgunlukları da o kadar geç olur diyor, uzmanlar!  

Konjonktürel işbirliği stratejik işbirliğine dönüşmeli

$
0
0

Moskova Notları (2)

 

Türkiye-Rusya ilişkileri tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiş.

Osmanlı döneminde bozulan ilişkiler Sovyet devrimi sonrası Lenin ile Atatürk'ün çabaları sayesinde yepyeni bir döneme girmiş.

Sovyet hükümetinin altın ve silah yardımları Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında hayati bir destek olarak tarih sayfalarındaki yerini alırken, genç Cumhuriyet'in sanayi kuruluşlarında da hep Rusların izleri var.

Atatürk'ün ölümünün ardından Türkiye'nin ABD öncülüğündeki Batı bloğuna evrilmesi ve Stalin'in Türkiye'ye yönelik olumsuz politikaları iki ülke ilişkilerini yeniden bozmuştu.

Soğuk Savaş bittikten sonra ise Türkiye ile Rusya ilişkileri yeni bir boyut kazanmış ve uçak krizine kadar hiç bozulmamıştı.

 

RUSLAR TÜRKİYE İLE BARIŞMAKTAN MEMNUN

 

Moskova notlarımızın ikinci gününde Moskova sokaklarında Ruslara mikrofon uzattık ve 2 sorunun yanıtını aradık.

Türk ve Rus ilişkileri...

AB'nin ambargoları...

Önce Rusların Türkiye ile ilgili sorumuza verdiği yanıtlar:

-Bu konuda çok derin bir bilgiye sahip değilim ama ilişkilerin bugün gayet iyi olduğunu biliyorum. Uçağımızın düşürülmesi çok kötü birşeydi.Bunun olmaması gerekiyordu.

-Şu an herşey çok iyi gidiyor. Türkiye çok güzel bir ülke ve bizimle de arasında bir sorun yok. Ancak 2 ülke arasındaki ilişkilerin daha kalıcı bir dostluğa ulaşması gerekiyor.

-Bugün herşey harika gidiyor. Ancak uçağımız düşürüldüğünde hiçbir Rus, Türkiye hakkında iyi düşünmüyordu. Bundan böyle de barış içinde yaşamamız gerekir.

-İlişkiler bugün iyi ancak uçak krizi döneminde çok kötüydü. Birbirimize güvenmeliyiz ki ilişkilerimizi sürdürebilelim. İki ülke arasında güven ve dostluk devam etmeli.

-Çok olumlu günlerden geçiyor iki ülke. Çok kötü günleri liderlerimizin bilgeliği sayesinde atlattık. Ancak ilişkilerimizi daha da iyi bir noktaya getirmeliyiz. Ortadoğu'da ortak çıkarlarımızın olduğunu unutmamalıyız.

-Uçağımızın düşürülmesinin ardından çok kötü bir dönem geçirdik. Ancak Erdoğan ve Putin, krizin atlatılmasında önemli rol oynadılar. Yine de daha iyi olması gerekir ilişkilerin.

Rusların ortak görüşünü 3 cümleyle özetleyebiliriz:

-Uçak krizi ilişkilere gölge düşürdü ancak bugün hiçbir sorun yok.

-Türkiye ile Rusya ilişkilerinin düzelmesi iki ülkenin da çıkarları gereği faydalı olmuştur.

-İlişkiler iyi ancak daha iyi olması gerekir.

 

AMBARGOLAR RUSLARIN UMURUNDA DEĞİL

 

Sokak röportajlarımızda ikinci sorumuz da Avrupa Birliği'nin Rusya'ya yönelik ambargolarıydı.

Ruslar ne düşünüyordu ambargolarla ilgili?

Doğrusu Ruslar ambargoyla ilgilenmiyor.

Hatta bazılarının ambargolardan haberi olmadığını öğrendik.

Kimi de ambargonun kendilerini etkilemediğini söylüyor.

Bir üniversite öğrencisi ambargolar sayesinde bazı alanlarda yerli üretim yapmak zorunda kaldıklarını ve bunun da faydalı olduğunu söyledi.

ABD'nin Suriye'de saldırgan bir politika izlediğini ve Rusya'nın Suriye'ye müdahale etmesi sayesinde bu ülkenin bölünmekten kurtulduğunu sözlerine ekleyen öğrenci, Türkiye ile Rusya'nın Ortadoğu'da beraber hareket etmesinin bölgeye istikrar getireceğini belirtti.

 

“BÜYÜK SANAYİ KURULUŞLARIMIZDA RUSLARIN İZLERİ VAR ”

 

Uçak krizinin çözümünde büyük rol oynanan Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar'ın heyetinde yer alan İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar'ın da görüşlerini aldık.

Sözlerine “tarihsel perspektiften baktığımızda, Rusya ile Türkiye ilişkilerinin inişli çıkışlı olduğunu” söyleyerek başlayan Ağar, Cumhuriyet kurulduktan sonra iki ülke arasında çok sıcak ilişkilerin başladığını, Soğuk Savaş dönemindeyse Stalin'in Türkiye'yi rahatsız edici taleplerde bulunması nedeniyle yeniden bozulduğunu kaydetti.

Ağar şöyle devam etti:

“Demirel döneminde Ruslar'ın, İskenderun Demir Çelik, Seydişehir Aliminyum ve Aliağa Petrokimya Tesisleri gibi sanayi kuruluşlarında izlerini görüyoruz. Soğuk Savaş bittikten sonra da özellikle AK Parti iktidarında Tayyip Bey'in Rusya ile ekonomik ilişkileri geliştirdiğini ve bunun sonucunda da iki ülke arasındaki ticaretin belli bir ivme kazandığını biliyoruz. Ticaret hacmi 100 milyar dolara kadar çıkabilecekken, uçak krizi patlak verdi. Krizde Rusya'nın baskısı bir yana NATO'nun da müttefiğini yanlış yönlendirecek politikalara itmesiyle ilişkiler bozuldu. Ancak Sayın Bakan Cavit Bey'in krizin sona ermesiyle ilgili üstlendiği arabuluculuk sonuç verince ilişilerimiz eskisine döndü. Cavit Bey'in aldığı ödül, klasik bir madalyayla izah edilemeyecek kadar değerlidir. Bunun önemi gelecekte daha iyi anlaşılacak. Bu anlamda Sayın Çağlar'a şükranlarımı sunuyorum. Çok önemli bir hizmet yapmıştır ülkesine”.

 

“ÜLKEYİ YÖNETENLERE DESTEK OLMALIYIZ”

 

Ağar, Rusya ile ilişkilerin iyi olması, Türkiye'nin Avrupa'dan kopmasını gerektirmediğini düşünüyor.

Ancak Batı'nın da Türkiye konusunda kendisine çekidüzen vermesi gerektiğini ileri süren Ağar, “Hiçbir ülke bağımsızlığından taviz vermek istemez. Türkiye'nin, coğrafi, stratejik ve tarihi bakımdan  bölgede ağırlığı vardır” dedi.

İişkilerinin düzelmesinin bölge ülkelerine de istikar getireceğinin altını çizen Ağar şunları söyledi:

“Türkiye kendisini var eden değerleri çok iyi kavrayıp, hem İmparatorluk'tan gelen değerleri reddetmeyerek hem de modern Cumhuriyet'in değerlerini koruyarak yoluna devam etmeli. Devletimizin ve milletimizin menfaatleri, iç politikaya alet edilmeyecek kadar hayati önemdedir. Bu anlamda görevde olan insanlara destek olunmalı, sorumluluk sahibi insanları ulu orta eleştirmek yerine yapıcı bir şekilde destek olunmalı.”

 

Moskova notlarımızda, Rusya'da yaptığımız söyleşileri aktardık, gözlemlerimizi paylaştık.

Özetlemek gerekirse, Rusya ile Türkiye arasındaki işbirliği iki ülke tarafından da çok olumlu bakılıyor.

Ve bir adım ötesinde iki ülkenin daha fazla işbirliği yapmasının altı çiziliyor.

 

FOTOĞRAFLAR HİKMET TUNCEL

Kentlere delikanlı başkanlar gelir mi?

$
0
0

Gelişmeyi dün Sabah gazetesinde okuduk.

AK Parti’nin yeni uyum yasaları çerçevesinde radikal bir değişikliğe daha gideceği anlaşılıyor.

Belediye başkanlığı seçilme yaşını 18’e düşürecek düzenleme çok ses getirecek.

İlk, orta ve lise eğitiminin hemen ardından 18 yaşına girmiş isimler de yeni taslak düzenlemeyle yerel yönetimlerin başına geçebilecek.

Bir bakıma, gençler hem belediye başkanı olabilecek hem de açıktan yüksek öğrenimlerini sürdürebilecekler.

Düzenleme AK Parti’nin genç seçmen kitlesine dönük bir mesajı olarak da yorumlanabilir.

Milletvekilliği seçilme yaşında da gençlere dönük adım atan AK Parti’nin, bunu pratikte seçilebilir sıralara isim koymayarak  sembolik bıraktığı biliniyor.

Yeni uyum yasalarıyla 18 yaşındaki gençlerin belediye başkanlığı yapabilmesinin önü açılıyor gibi görünse de, pratikte bunun hayata geçirilme şansının da çok zayıf olduğunu düşünüyoruz.

Siyasette ağırlıklı olarak gençlerin miting meydanlarının süslenmesi, bayrak asma ve toplulukları coşturucu kitle olarak kullanıldığı bir ortamda, bunun belediye başkanlığı koltuklarına yansıması da kolay görünmüyor.

Siyasetteki, ‘dinazor’ ve ‘çoluk çocuk’  söylemlerine son taslak düzenlemeyle yeni bir tartışma alanı açılmış olacak.

Liseden yeni mezun olmuş, bıyığı yeni terlemiş gençlerimiz kentleri yönetme sorumluluğunu üstlenebilirler mi?

Niye olmasın?

Kasaba politikacılığı deyiminin çok bilindiği ülkemizde belediye başkanı olabilmek için üniversite mezunu şartı aranmadığına göre, tabii ki, lise mezunu gençlerimiz de belediye başkanı olabilirler.

Yeter ki, onlara yol gösteren kılavuzları doğru olsun.

 

Büyükşehirde

re’sen izin emri

 

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yeni Başkanı Alinur Aktaş’ın 12 bin personelli dev bir holdingi andıran kurumu tanıma çalışmaları devam ediyor.

Başkan Aktaş Büyükşehir Belediyesi’nin icracı ve yatırımcı birimleriyle, bağlı şirketlerden brifingler almayı sürdürüyor.

Gelişen olağanüstü durumla koltuğa oturmuş yeni bir başkan için bundan daha doğal bir şey olamaz.

Önce yöneteceği kurumun büyüklüğü, kadrosu, bütçesi, personeli, envanterindeki araç gerecini, yöneticilerini ve hizmet götürülen sahayı tanıyacak ki, işe öyle koyulsun.

Çünkü önünde hem dar bir takvim hem de Beştepe ve Bursalılara kendini ispat yükümlülüğü var.

Başkan bu çerçevede tasarruf tedbirlerini öne çıkarmış görünüyor.

Nitekim Aktaş, belediyede çalışan tüm personelin birikmiş izinlerinin tüketilmesi amacıyla Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı’na re’sen izne çıkarma emrini vermiş.

Aktaş’ın kentteki bilboardlar aracılığıyla da seçildiği ilk gün olduğu gibi, kenti ortak akılla, birlikte yönetme, şehre hizmet  konusunda da slogansı mesajlar verdiğini görüyoruz.

 

Durmayaz aday

 

AK Parti’nin değişim ve dönüşüm süreci şüphesiz sadece belediyeleri ilgilendirmiyor.

İl ve ilçe teşkilatlarındaki hareketlilik de sürüyor.

Bu çerçevede Bursa’daki 10 ilçe başkanının önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek kongrelerde yeniden aday olmayacakları açıklanmıştı.

Bu ilçeler içinde Orhaneli bulunmuyordu.

Ancak, önceki akşam yöreden bir gurup muhtar, meclis üyesi ve ileri gelen AK Parti İl Başkanlığı’na gelerek, değişim sürecine Orhaneli’nin de dahil edilmesini talep ilettikleri ileri sürülüyor.

Orhaneli’nde uzunca süredir diğer bazı ilçelerde olduğu gibi görevdeki ilçe başkanı ve belediye başkanı arasında uyuşmazlık vardı.

Bu gelişmeler bir yana, Bursa’nın en büyük ilçesi Osmangazi’de de Ali Yılmaz’dan boşalacak koltuğa adaylar çıkmaya başladı.

Osmangazi’de ilçe başkanlığı için önümüzdeki cumartesi günü temayül yoklaması yapılacak.

İlçede iki dönem yöneticilik yapmış Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Hasan Durmayaz’ın isminin AK Parti Bursa İl Başkanlığı’nın masasında ciddi bir alternatif olarak durduğu konuşuluyor.

Gelişmeyi dün Durmayaz’ın kendisine de sorduk.

Osmangazi ilçe başkan aday adaylığını o da teyit etti.

Bakalım temayülde kim öne çıkacak?

Dışkaya TOKİ’deki vatandaşların ulaşım sorunu bitmiyor

$
0
0

​Gürsu Dışkaya TOKİ konutlarında ikamet etmekteyiz. Ulaşım sorunumuz bir türlü çözülemiyor.

Otobüslerin sefer saatleri belli değil. Ne Gürsu metro istasyonu yakınındaki durakta ne de Dışkaya’daki duraklarda sefer saatlerini gösteren bir çizelge yok.

Gürsu’daki durak anayol üzerinde olduğu için otobüsler genelde fotoğrafta görülen yerden yolcu alıyor. Fotoğrafta da görülebileceği gibi kışın çamur, yazın toprak içinde beklemek durumunda kalıyoruz. Sefer saatleri belli olmadığı için de gerek burada gerekse TOKİ’deki duraklarda dakikalarca beklemek durumundayız.

Zaman zaman şoförle yolcular karşı karşıya kalıyor.

Yetkililerden ricamız, Gürsu Dışkaya’daki TOKİ Konutları ve Gürsu metro istasyonundaki otobüs duraklarına sefer saatlerini gösteren çizelgelerin konulması ve otobüslerin sefer saatlerine göre planlı, düzgün bir şekilde çalışması. Saygılar.

Dışkaya TOKİ sakinleri

 

Geçici durak asıl yerine alınmalı
 

​Nilüfer ilçesi Üçevler Mahallesi Denizciler Caddesi Buhara Market binasının bir bina üstündeki otobüs durağı, inşaat nedeniyle market önüne geçici durak tabelasıyla taşındı. Ancak, inşaat bittiği halde durak eski yerine alınmadı. Bu durumu ilgili yerlere bildirmeme rağmen bugüne kadar henüz bir ilgilenen olmadı.

Sorun şu ki: Market önünde park eden araçlar nedeniyle otobüs bekleyen yayalar için trafik kazası riski var.

 Market önünde kaldırım değil park yeri mevcut. Park etmek isteyen sürücüler orada geçici durak olduğunu bilerek ya da bilmeyerek, otobüs bekleyen yolcularla bazen tartışma yaşıyor.

Ayrıca park halindeki araçlar nedeniyle otobüsler durağa yanaşamayıp, yol ortasında yolcu almak zorunda kalıyor.

Bu da yaya ve yol güvenliğini tehlikeye atıyor.

İsmail TIKIR

 

Kış geldi ve biz hâlâ doğalgaz bekliyoruz
 

Mustafakemalpaşa Tatkavaklı’da ikamet etmekteyim. 2-2,5 ay oldu doğalgaz gelecek diye TOKİ Konutları site içi kazılmadık yer kalmadı ve yerinden sökülen parke taşları yerine dizilmedi ama artık bu konuyu önemsemiyoruz çünkü daha büyük sorunlarımız var.

Konutlar merkezi sistem kömür kazanlı idi. 2-3 ay önce doğalgaza geçilecek diye kazanlar iptal edildi.

Her ev kendisine doğalgaz kombi taktırdı, binalara evlere hatlar çekildi. Her şey tamam ama 2-3 ay olmasına karşın henüz doğalgazla tanışamadık.

Çevremizdeki kurumlarda, fabrikalarda doğalgaz var, çok uzak değiliz ama konutlara bir türlü gelemedi.

Akşamları ısınmak için mahalledeki kahvehaneye gidiyorum. Gece evde çorapla uyuyoruz. Evde ısıtıcı kavgası yaşıyoruz artık.

İlgili firmadan bize söylenen 20-25 gün daha bağlanmaz deniliyor. Evlerimizde baca da yok ki soba kuralım.

 Kısacası, kış geldi ve biz hâlâ doğalgaz bekliyoruz. Çoluk çocuk yakında hasta olacağız. Yetkililerin sesimizi duymasını istiyoruz artık.

L. YILMAZ

AK Parti’de kongreler yaklaşıyor, ama yeri garanti ilçe başkanı yok!

$
0
0

Gerçi… AK Parti Genel Merkezi henüz kongre takvimini kesin olarak açıklamadı, ama uzunca sayılabilecek bir süredir ilçelerde kamuoyuyla görüşülüp kongrelere yönelik nabız yokladığını biliyoruz.

Üstelik…

O süreç, Ayhan Salman’ın İl Başkanı atandığı istişare sürecine paralel yürüdü. Hem Ankara’dan gelen koordinatörler ve özel temsilciler, hem de Bursa’da İl Yönetim Kurulu üyeleri sessizce ilçelere gidip sivil toplum örgütleriyle görüştüler, vatandaşa kanaatlerini ve beklentilerini sordular.

İşte…

O süreç devam ederken, 4 Ekim günü bu sütunlarda Keles, Orhangazi, Yenişehir, Mudanya ve Gürsu ilçelerine kongre tarihi verildiğini duyurduk.

Ertelenmeseydi, 13-14-15 Ekim tarihlerinde bu 5 ilçe kongre yapacaktı. Biz de AK Parti Genel Merkezi kararını “5 ilçenin devam edeceği, diğerlerinin değişeceği” şeklinde yorumladık.

Ardından…

AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman’ın Olay Medya’yı ziyareti sırasında sorumuz üzerine “kasım-aralık aylarında ilçe kongrelerinin düşünüldüğü” cevabı verdiğini 18 Ekim günü yine bu sütunlarda duyurduk.

O süreç devam ederken, hatta sona yaklaşılırken Salman’a son durumu sorduk.

Söze…

“İlçelerdeki arkadaşlarımızla, vatandaşlarımız ve sivil toplum örgütleriyle istişarelerimiz sürüyor. En doğruyu bulmak için mümkün olduğunca herkesin düşüncesini alıyoruz” diye başladı ve şunu söyledi:

“İlçe başkanlarımızla yaptığımız toplantı sonrası 11 arkadaşımız yeniden görev almayacaklarını açıkladılar.”

Şunun altını çizdi:

“İstişare ve değerlendirmelerimiz devam ediyor. Hiçbir ilçede karar verilmedi. Yani yeri, ya da devam edeceği garanti ilçe başkanımız yok.”

Şunu da özellikle vurguladı:

“Bütün çabamız en uygun olan kişiyi bulmak için. Çünkü önümüzde hızla yaklaşan bir yerel seçim var ve bu kadrolarla önce yerel seçime gideceğiz.”

Şunu da ekledi:

“Kamuoyunda ve teşkilatlarda kim isteniyorsa ve o arkadaşımız da parti ilkelerine uyuyorsa onunla çalışacağız. Titizliğimiz bunun için.”

Görünen şu:

İl ve Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan değişim bu kez ilçelerde kongre yoluyla gerçekleşecek.


 

Yarın temayül, sonra mülakat var

 

Osmangazi’de Ali Yılmaz, Yıldırım’da Hüdayi Yazıcı, Nilüfer’de Celil Çolak, Karacabey’de Murat Erol, Mustafakemalpaşa’da Saadettin Akkoyunlu, Büyükorhan’da Ahmet Korkmaz, İznik’te Tamer Mahmut Hersek, Gemlik’te Zafer Işık, İnegöl’de Adem Demirel, Harmancık’ta Hasan Hüseyin Temel, Kestel’de Necmettin Ekinci yeniden aday olmayacaklarını açıkladılar.

Önümüzdeki süreç için AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman şunu söyledi:

“Perşembe, cuma ve cumartesi günleri ilçelerde temayül yapacağız. Çıkan sonucu değerlendirip, 10-15 gün içinde de mülakatları tamamlayacağız.” 


 

İhalede belediyeyi koruma isteği Sayıştay için ‘kabahat’ oldu!

 

Haber… “Büyükşehir Belediyesi’nde yolsuzluk” ve “ BUSKİ’de skandal” denilerek özellikle AK Parti çevrelerinde öyle hızlı yayıldı ki şaşırmamak elde değil.

O nedenle…

Araştırmadan edemedik, konuşunca da meseleyi anladık.

Konu şu:

Büyükşehir Belediyesi altyapı kuruluşu BUSKİ 2015 yılında araç kiralama ve eleman temini için ihaleye çıkıyor. Araç kiralama işini Büyükşehir’in ulaşım şirketi Burulaş, eleman ihalesini de yine Büyükşehir şirketi Binted kazanıyor.

Önemli nokta şu:

2 şirket de, en iyi fiyatı verdikleri için rakipleri ekarte edip ihaleyi alıyorlar.

Ancak…

Sayıştay denetiminde ihaleyi verip onaylayan kurum olan BUSKİ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü İsmail Hakkı Çetinavcı’nın aynı zamanda ihaleyi alan belediye şirketi Binted’in yönetim kurulunda olduğu tespit ediliyor.

Bunun üzerine…

BUSKİ, ihalenin onaylayanı olan Çetinavcı’nın ihale öncesi yetki devri yaptığı BUSKİ Yönetim Kurulu kararını denetçiye veriyor.

Ayrıca…

“Bundan sonra daha dikkatli olacağız” deyip özür yazısı da verince, bunu ikrar ve özür kabul eden denetçi yetki devrini rapora yazmayı unutuyor.

Benzer durum farklı isimlerle Burulaş’ın araç kiralama ihalesi için de geçerli.

Kısacası…

Ortada kişilerin çıkarı olmadığı gibi kendi şirketinden iş alarak belediyeyi koruma isteği var. Fakat iyi niyetle yapılan, Sayıştay raporunda kabahat olarak yer alıyor.

Haber de bu şekilde yayılıyor.


 

Sağlıklı Kentler Birliği buluşması

 

​Sağlıklı Kentler Birliği daha Hikmet Şahin döneminde Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kuruldu.

Son dönem Birlik Başkanı olan Recep Altepe’nin istifasından sonra, hafta sonu yapılan seçimle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel yeni başkan seçildi.

Türel, seçimden sonra Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı, ardından da Atatürk Caddesi’nde ofis açan eski başkan Recep Altepe’yi ziyaret etti.

Ziyaretlere…

AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker de katıldı.

Zekice


İl Başkanı mı olmak zor milletvekili olmak mı?

$
0
0

Bir gün gazetenin danışmadaki arkadaşlar, iç hattan aradılar:

“Bir beyefendi burada... Sizinle ısrarla çok önemli bir konuda görüşmek istiyor..."

Diğer yazarlar dururken beni seçtiğine göre konu çok önemli!

Görüşmeyi kabul ettim.

Geldi odama...

Takım elbiseli, kravatlı, elinde deri çantalı orta yaşlarda bir beyefendi...

 

*

 

Kravatını şöyle bir düzeltti ve başladı konuşmaya:

"Ben, önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığına adayım. Beni haber yapın! Televizyona çıkarın! Memleketi ancak ben kurtarırım!"

O an, anladım ki vatandaşın kafası iyi!

Hiç bozuntuya vermedim...

Aday olmasının en kestirme yolunu gösterdim ona:

"Yakışır size ama yanlış adrese gelmişiniz beyefendi! Siz önce iktidar partisinin il başkanlığına gidin. Bu aday işleri orada bitiyor..."

 

*

 

AK Parti İl Başkanlığının adresini yazıp, güçbela gönderdim...

Sonradan öğrendim ki, dediğimi yapıp parti binasına gitmiş vatandaş...

İl Başkanı görüşmek istemeyince protesto için çatıya çıkmaya kalkışmış...

Bakmış vatandaşın niyeti bozuk, İl Başkanı çaresiz almış cumhurbaşkanı adayını karşısına durumu anlatmış:

"Üzgünüm, bizim partinin cumhurbaşkanı aday kontenjanı dolu... Bence siz adaylık başvurunuzu CHP’den yapın daha garantili olur! CHP çatı adaylarını sever!"

 

*

 

İl Başkanı’nın bu sözleri üzerine vatandaş kararını değiştirmiş:

"Cumhurbaşkanlığı şart değil, milletvekili de olabilirim!"

Sabır da bir yere kadar tabii...

Sonunda dayanamayıp kapıyı göstermiş İl Başkanı:

"Ah be dayım! Kolay mı öyle milletvekili olmak? Bak ben burada her gün akıllısına, delisine saatlerce dil döküyorum. Beni bile yapmıyorlar!"

İl Başkanının haline üzülmüş vatandaş :

“Gel o zaman birlikte çıkalım çatıya!”

 

CHP’de 125 lira krizi!

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta, partisinin oy oranı düşük ilçeleri ziyaret için gelmişti kentimize...

Bu hafta sonu da, beş yıldızlı bir otelde partililerle buluşma programı vardı...

Fakat iptal edildi!

Nedeni, oteldeki etkinliğe katılmak isteyenlerden kişi başı 125 lira istenmesi!

Bunu duyan bazı partililer sosyal medyada kazan kaldırdı...

“Parası olmayan, Genel Başkanı’nı dinleyemeyecek mi? Hani adalet?” diye soranlar...

“CHP ne çektiyse şu salon siyasetinden çekti, meydanlara inin artık” diye eleştirenler...

Arada, “125 lira Genel Başkanımı dinlemek için az bile” diyenler de vardı...

Konu Genel Merkez’e kadar gidince, Kılıçdaroğlu da eleştirileri haklı bularak  “gelmiyorum” demiş...

İyi de yapmış...

Otel kaybetti ama partiiçi demokrasi kazandı!

 

Baraj...

 

Siyasi kulislerin yeni gündem konusu... 

“Bayram değil seyran değil, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yüzde 10 olan seçim barajının adil olmadığını, düşürülmesi gerektiğini niye söyledi?” sorusu...

Bahçeli’nin vardır bir bildiği durduk yerde gündeme getirmez...

Yazın kenara, oran düşecek!

İYİ Parti’ye iyilik yapıyor Devlet Bey!

 

Geçmiş olsun!

 

Gürsu’daki bir tekstil boyahanesinde dün meydana gelen iş kazasında, hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralananlara da acil şifalar diliyorum.

İş güvenliğinin önemini keşke bu tür acılar yaşamadan idrak edebilsek...

Kaderle, ihmal arasındaki farkı görebilsek!  

Aktaş: Revizyona devam edeceğiz

$
0
0

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, göreve yoğun bir mesaiyle başladı.

Daire başkanları, şirket müdürleri ve yöneticilerle toplantı yaparak mesaisine başlayan Aktaş, bir yandan da brifingler alıyor.

Mesela dün istifasını açıklayan Muhammet Gümüşsoy'dan Burfaş hakkında brifing almıştı Aktaş.

Aktaş'ın brifinglerine ve toplantılarına devam edeceği belirtiliyor.

Gümüşsoy'un istifasıyla birlikte Büyükşehir Belediyesi'nde köklü revizyon iddiaları da gündemde.

Dün Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş ile Ankara'dan Bursa'ya dönüşünde telefonda konuştum ve revizyon iddialarını hatırlattım.

Aktaş önümüzdeki günlerde bir basın toplantısıyla detaylı açıklamalar yapacağını söyledi.

Ancak sorumu da yanıtsız bırakmadı:

“Evet revizyon olacak. Revizyon şart”.

Hatta isim vermeden önümüzdeki günlerde başka isimlerin de istifa edeceğini söyledi Aktaş.

Peki bürokratlar kendi isteğiyle mi istifa ediyorlar?

Aktaş, “Hayır, kimsenin istifa ettiği yok. İstifalarını ben istiyorum. Bir tek kendi isteğiyle Ahmet Tirfil istifa etti” dedi.

Aktaş ile önümüzdeki günlerde yapacağı hamleleri ve sorunlu gördüğü alanları da konuştum.

“Belediyeciliğin aslı 3 P'dir. Para, personel ve proje. Bu 3 alanda da sıkıntılar var. Bunu çözmeye çalışacağız. Amacımız daha iyisini yapmak. Ulaşım da çok ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Ancak ulaşım konusunda ne yapacağımızı, bilimsel çalışmalar yaptıktan sonra açıklayacağız. Şu anda sadece tespit yaptığımızı söyleyebilirim” diyen Aktaş, çalışmalara yoğun bir şekilde devam ettiklerini söyledi.

 

----------------------------

 

CHP İl Yönetimi'ne kötü haber

 

CHP Kestel İlçe Başkanı Yıldıray Atlı, Yenimahalle delege seçiminde usulsüzlük yaptığı iddiasıyla CHP İl Yönetim Kurulu'nun kararıyla İl Disiplin Kurulu'na sevk edilmişti.

CHP Bursa'da bir ilçe başkanının Disiplin Kurulu'na sevk edildiğini hatırlamıyoruz.

Atlı da bu kararı anlamsız bulmuş, söz konusu seçimi CHP Genel Merkezi'nin görüşleri doğrultusunda gerçekleştirdiklerini söylemişlerdi.

İl Disiplin Kurulu, Atlı ile ilgili dosyayı görüştü.

8 üyeden 7'si, İl Yönetim Kurulu'nun talebini reddedip Atlı'nın parti suçu işlemediğine hükmetti.

Böylece Atlı, oy çokluğuyla hiçbir ceza almadı.

Bu arada Atlı'nın savunmasına CHP Yıldırım İlçe Başkanı Av. Güner Aklan da katılmış.

 

-------------------

 

Vali Küçük el koydu Ergün'ün geleceği kurtuldu

 

Ergün Kayın, 10 binlerce otistik çocuktan biri...

Ailesi Kayın'ı, okul öncesi eğitimin ardından OÇEM'e kaydetmek istemişti.

Ancak OÇEM yetkilileri 2 yıl üst üste , “Geç kaldınız seneye gelin” diyorlardı.

Ailesi Ergün'ü bu kez devlet okullarına kayıt yaptırmak istemişti.

Ancak Ergün konuşamadığı için, bu da mümkün olmamıştı.

Geçen hafta dedesi İsmet Avcı, torunuyla birlikte gazeteye gelmiş ve bu köşe aracılığıyla Vali İzzettin Küçük'ten yardım istemişti.

Vali Küçük,  derhal olaya el koydu ve Ergün'ün önümüzdeki günlerde kapılarını açacak Barakfaki Otistik Çocuklar Eğitim Merkez'ine kayıt yaptırması için talimat verdi.

Vali İzzettin Küçük'e küçük bir çocuğun eğitimini kurtardığı için teşekkür ediyoruz.

315. Sokak asfalt bekliyor

$
0
0

Bizler Osmangazi ilçesi Çekirge Mahallesi 315. Sokak sakinleriyiz. Sokağımız 15 yıl önce Osmangazi Belediyesi tarafından açılarak 315. Sokak adı verildi.

Fakat o gün bugündür sokağımızın hali fotoğraflarda görüldüğü gibi. Sokağa girmekte güçlük çekiyoruz.

Maalesef aydınlatma yok, araçlar çamurdan sokağa giremiyor. Sokak girişindeki rögarlar yağmur yağdığı zaman tıkanıyor. Yazın toz, kışın çamur.

Osmangazi Belediyemizden ricamız, bu sokakla lütfen ilgilenmeleri. UEDAŞ’tan ricamız sokağımızın aydınlatılmasını rica ediyoruz.

Söz Sizde köşesi aracılığıyla yetkililerimizin dikkatine sunuyor, gereğini yapacaklarına inanıyoruz.

315. Sokak sakinleri

 

Kış geldi kedilerimiz üşümesin 2 adet kedi evi istiyoruz
 

​Kış geldi, soğuklar başladı. Sokak hayvanları üşüyor. Yıldırım Belediyemizin de sokak hayvanları konusunda hassas olduğunu biliyoruz. İhtiyaç duyulan yere kedi evi koyduklarını görüyoruz.

Ben de Söz Sizde aracılığıyla Yıldırım Belediyesi yetkililerine sesleniyorum. Yıldırım Beyazıt dolmuş durağının hemen yanında 40 metrekare kadar bir yeşil alan var. Bu yeşil alana, araçlar arasına 2 adet kedi evi konulmasını rica ediyorum. Kedilerin beslenmesini bizler cebimizden karşılıyoruz, belediyemizden de kedi evi rica ediyoruz, soğuktan korunmaları adına.

Şimdiden teşekkür ediyoruz.

Hakan Rıza BALIKÇI

 

İstasyonlarda WC olmaması sıkıntı
 

Ben Küçük Sanayi’de 27 yıldır çalışmakta olan bir işçiyim. Gözemlediğim ve zaman zaman da yaşadığım bir mağduriyeti  paylaşmak istiyor ve yetkililerin çözüm üretmesini rica ediyorum.

Sabah akşam Bursaray metrosunu kullanıyorum. Bursaray istasyonlarında tuvalet yok. Çaycı, çorbacı, işportacı, simitçi her şey var ancak bir tane umumi tuvalet yok.

İnsanlık hali, her şey olabilir. Yaşlı olan, hasta olan, küçük çocuğu olan... İhtiyacı geldiğinde ne yapar bu insanlar hiç düşünülmemiş.

Belki yetkililerin ikna edici bir açıklamaları vardır bu konuda. Ama, vatandaşın da mağduriyeti var. En azından istasyonun içinde olmasa bile, yakınlarına umumi tuvaletler yapılabilir.

İsminin açıklanmasını istemiyor

Aktaş değişimin düğmesine bastı

$
0
0

AK Parti’nin kendi belediye başkanlarının istifasını istemesiyle birlikte başlayan yerel yönetimlerdeki değişim süreci hız kesmiyor.

İnegöl Belediye Başkanlığı’nın ardından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na getirilen Alinur Aktaş işe hızlı başladı.

Genel sekreterlik, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları, şube müdürleri, BUSKİ Genel Müdürlüğü ve bağlı iştiraklerden brifing almayı sürdüren Aktaş, belediye bürokrasisindeki değişikliklerin de startını verdi.

Brifing almaya Ankara’daki Şehircilik şurası nedeniyle dün ara veren Başkan Aktaş’ın Büyükşehir’deki değişimi seçimin ardından geçecek 10 gün içinde tamamlayacağı dillendiriliyor. 

Bu minvalde dün belediye kulislerine Genel Sekreter Yardımcısı Neşet Çakmaklı’nın görevinden ayrıldığı ve esas kadrosunun bulunduğu İç Denetçilik birimine geçtiği haberleri yayıldı.

Belediyede şirketlerden de bir istifa haberi geldi dün.

Büyükşehir Belediyesi’nin BURULAŞ ve BİNTED’den sonra en aktif iştiraklerinden biri olan BURFAŞ’ın Genel Müdürü Muhammed Gümüşsoy’da dün görevinden istifa etti.

Gümüşsoy’u arayıp gelişmeyi sorduk.

Gümüşsoy istifasını BURFAŞ Yönetim Kurulu’na sunduğunu söyledi.

Yeni Başkan Aktaş’ın BURFAŞ’ın küçültülmesi, kimi ünitelerinin kapatılması yönünde görüşe sahip olduğu konuşuluyordu.

Şirketlerdeki değişimin de tıpkı bürokraside olduğu gibi brifinglerin hemen ardından hızlanacağı anlaşılıyor.

Gümüşsoy’un istifasının ardından BURFAŞ’ın başına ise Kültür AŞ Genel Müdürü Furkan Banaz getirilidi.

Kamuoyunda çok tartışılan iştiraklerin ve birimlerin başındaki isimlerin öncelikli olarak koltuktan ayrılmalarının sağlanacağı dillendiriliyor.

Dün Belediye çevrelerinde konuşulan başka bir kulis bilgisi de şirketlerden birinin faaliyetine son verileceği   yönündeydi.

Kapatma olur mu bilmiyoruz bunu zaman gösterecek. Alinur Aktaş’ın Büyükşehir’de taşları yerinden oynatmaya başladığı anlaşılıyor.

Brifingler ve seçim öncesi Başkan Aktaş’ın ajandasında Büyükşehir’in bütün birimleri hakkında farklı bilgiler topladığı, bu konuda önceden kendisine bir dosya hazırlandığı anlaşılıyor.

Bürokraside de bu anlamda bir tedirginlik söz konusu.

Aktaş’ın tedirginliği ortadan kaldırmak için hızlı biçimde yeni isimlerle işe koyulacağı görülüyor.

Ancak değiştirilen isimlerin yerine nereden ve kimlerin getirileceği merak konusu.

Büyükşehir’de Özel Kalem eski Müdürü Ömer Yılmaz’ın da dün rapor alarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne naklen geçmek istediği haberleri de yayıldı.

Keza, eski başkanın en yakınındaki isimlerden olan AR-GE Müdürü Feridun Tarım’ın da Büyükşehir’den ayrılmak istediği dillendiriliyor.

Aktaş’ın brifinglerde yanına İnegöl’den getirdiği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ahmet Bayhan ile bir Özel Kalem çalışanını alması paylaşılan fotoğraflara yansıdı.

İnegöl’den birlikte getirdiği bu iki ismin de Başkan Aktaş’ın Büyükşehir’deki muhtemel yeni çalışma arkadaşları olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Büyükşehir’de eski başkanın koruması, şoförü, odacısının da kadrolarının bulunduğu eski birimlere ve belediyelere kaydırıldığı, odacısının ise emekliye ayrıldığını öğrendik.

Hasılı, Büyükşehir’deki değişim önce Başkan Aktaş’ın en yakınında çalıştıracağı isimlerle başlamış.

Devamının da vakit geçirilmeden kısa süre içinde getirileceğini söyleyebiliriz.

Aktaş’ın güvendiği ve kendi prensiplerini benimsemiş isimler çalışması son derece doğal.

Fakat doğru olanı, Büyükşehir’deki çalışanlar daha çok tedirgin edilmeden yeni ekibin kısa sürede koltuklarına oturtulması.

Uzarsa, bunun belediyedeki işleyiş ve iş barışına da olumsuz yansımaları olur.

CHP’den Kılıçdaroğlu’na özel ilçe ilçe Bursa’yı kuşatma planı

$
0
0

Bu kez… Bursa’ya özel bir siyaset planlaması ile saha çalışmalarını yürütüyor. Daha geçen hafta Bursa’da olan, İnegöl ve Orhaneli’nde toplantılar yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu hafta sonu yine geliyor.

Geçen hafta…

CHP’nin oy sorunu yaşadığı iki ilçede sahaya çıkıp özel çalışmalar yapmıştı. Cumartesi günüyse, belediyeyi kazandığı 2 ilçede yani CHP açısından bir çeşit oy depoları olan ilçelerde açılış etkinliklerine katılacak, toplantılar yapacak.

CHP İl Başkanlığı’nın açıkladığı cumartesi programında Nilüfer ve Mudanya belediyelerinin açılış törenleriyle Tarım Kurultayı var.

Fakat…

Kılıçdaroğlu’nun daha önceki gelişlerinde CHP İl Başkanı Şadi Özdemir bazı program sürprizleri yapmıştı. O sürprizlerden yine bekleniyor.

Gerçi…

Özdemir sürprizi sorduğumuzda adres söylemedi, ama “Vatandaşla bire bir teması önemsiyor, o nedenle Osmangazi’de program dışı bir kahve ziyareti yapabiliriz” diyerek ipucu verdi.

Ardından da şunu söyledi:

“Genel Başkanımız Bursa’ya çok önem veriyor, o nedenle de sık sık Bursa programları yapıyoruz. 1 hafta arayla gelmesi de bunu gösteriyor.”

Şu bilgiyi verdi:

“Bununla birlikte, yılbaşına kadar Bursa’da bir kez daha ağırlayacağız. Bu kez de Gemlik, Orhangazi, İznik için özel bir planlama yapacağız.”

Şunu vurguladı:

“Kentin batısında, doğusunda ve güneyinde özel planlamayla çalışmalar yaptı. Şimdi kuzeydeki ilçelerde çalışmalara katılacak.”

Ana plan şu:

“Sayın Kılıçdaroğlu, özel bir planlamayla Bursa’yı ilçe ilçe kuşatıyor.”

Ardından…

“Önümüzde 2 kritik seçim var. Sandıkta rakibimiz olan AKP İnegöl’den il başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı getirdi. Bu da bizi umutlandırdı” dedi ve ekledi:

“Genel Başkanımızın ilçe ilçe kuşatma planıyla bu seçimlerde Bursa’nın kaderini değiştirmek istiyoruz.”

İddiası şu:

“Barışık, çalışkan ve iktidar hedefleyen bir parti vizyonuyla en az 9 belediye başkanlığı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşacağımıza da inanıyoruz.”


 

Kılıçdaroğlu il kongresine de gelecek

 

CHP son il kongresini 27 Aralık 2015’te yaparken, Ankara ve İstanbul gibi bir çok ilde de aynı gün kongre olmuştu. Şimdi planlama farklı.

O planlamayı öneren CHP İl Başkanı Şadi Özdemir şunu söyledi:

“Genel Başkanımıza, metropol kentlerin il kongrelerinin ayrı tarihlerde yapılmasının daha iyi olacağını söyledim Kendisi de aynı görüşte.”

Şunu da ekledi:

“Ocak ayındaki il kongremize de genel başkanımız katılacak. Böylece Bursa’ya bir kez daha gelmiş olacak.”


 

CHP Yıldırım’da gençlik enerjisi: Çalışmak için aday oldular

 

CHP ilçe kongreleri 26 Kasım’da Gürsu ile başlıyor. Merkezdeki 3 büyük ilçeden ilk kongreyi 3 Aralık’ta Yıldırım yapacak.

Güner Aklan’ın aday olmadığı kongre için, iki dönemdir yönetimde bulunan Mesut Şahin adaylık açıklayan ilk isim oldu.

29 yaşındaki Şahin, yönetim kurulu üyeleri Sevgi Bilmiş ve Suat Engin, önceki yönetimden İnci Ayla, Kemal Eğin ile listesindeki Muammer Yangın’la ziyaretimize geldiğinde hedeflerini konuştuk.

“Büyük şehirlerdeki en genç adayım” diyen Mesut Şahin, 4 yıllık yönetim deneyimiyle parti örgütünü iyi tanıdığını söyleyip ekledi:

“Yıldırım’da bembeyaz bir sayfa açıyoruz. Genç, çalışkan, dinamik, örgütün tüm kesimlerini kucaklayan yaklaşımla çalışacağız.”

Şunun da altını çizdi:

“Gençlere ve kadınlara umut olmak istiyoruz. O nedenle partimizin bilinen kotalarının üstüne çıkacağız, yönetimin yüzde 65’i genç ve kadın olacak.”

Hedefi de şu:

“3 Aralık’taki kongreden çok 4 Aralık sabahını önemsiyoruz. Önümüzde 2 önemli seçim var. Evlere ve işyerlerine girip çalışacağız.”


 

Büyükşehir’de “belediyeyi sosyalleştiren” Gümüşsoy istifa etti

 

​Bugün… Büyükşehir Belediyesi’ndeki başkan değişiminden sonra “Belediye restoran-kafe çalıştırmaz” diyenler var, ama Burfaş’ın izlediği sosyal tesis politikaları Bursa’yı örnek bir noktaya getirdi.

Püf noktası da şu:

Burfaş Genel Müdürü olarak görev yapan Muhammed Gümüşsoy titiz yaklaşımıyla “esnafın fiyatının üstünde, ama bilinen mekanların fiyatının altında” ücret politikası uyguladı, sektöre disiplin getirdi.

Bu sayede…

Burfaş sosyal tesislerine gidenler kalite ve sağlık kaygısı yaşamadıkları için mekanlar hep doldu.

Ne var ki…

Burfaş’ı hizmet anlayışıyla Kalite Ödülü sahibi yapan, Türkiye genelinde yarıştıran, Muhammed Gümüşsoy görevinden istifa etti.

Anlaşılan o ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın kamuoyuna yansıyan belediyecilik anlayışıyla uyum sağlayamadı.

Yeni Başkan Aktaş’ın elbette kendi kadrosunu oluşturma hakkı var, ama Muhammed Gümüşsoy gibi üretken ve çalışkan birinin Büyükşehir için kayıp olduğunu düşünüyoruz.

Burfaş’ın yönetimi de Büyükşehir’in genç kadrosundan Kültür A.Ş. Genel Müdürü Furkan Banaz’a vekaleten verildi.


 

BUSKİ, evrak vermeyi unutmuş

 

Bu satırlarda dün; Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Binted ve Burulaş’ın 2015 yılında Büyükşehir altyapı kuruluşu BUSKİ’den 2 ihalesini kazandığını,

Sayıştay denetçisinin ihaleyi onaylayan BUSKİ ile kazanan Binted ve Burulaş yönetiminde aynı kişilerin olmasını kabahat sayıp raporuna yazdığını, oysa yetki devri kararı olduğunu aktardık.

Meğer…

O kararı BUSKİ ilgili birimi denetçiye vermeyi unutmuş.

Viewing all 9348 articles
Browse latest View live